Kitaplar

Son Güncelleme: 28.02.2024

Makām veya terkîb öğretimindeki anlayış, dönemlere göre farklılık göstermiş, sınıflandırma ve tarifler de bu farklılığın bir neticesi olarak değişime uğramıştır. XVII-XVIII. asırdan itibaren öncesine göre farklı bir nazarî oluşumun içinde bulunan Türk mūsikîsi, XX. asra kadar bu anlayışını sürdürmüştür. Perde ve seyrin ön planda tutulduğu bir ifade tarzına sahip olan nazarî oluşum, XX. asır ile son bulmuş, batıya ait bazı ifade tarzları nazariye diline girmiş, en sonunda Arel-Ezgi-Uzdilek adı verilen ve makāmları diziden ibaret gören, bunun yanında Batı müziğindeki “Do Majör” dizisini ana dizi olarak kabul eden bir akım, eğitim-öğretimde kendini göstermiştir. Bir konunun rahat anlaşılabilmesi için izlenen pek çok yöntem doğru sayılabilir, fakat gelenekten neredeyse tamamen kopuk olan bu yeni zihniyetin bazı artıları olduğu ileri sürülse de yanında büyük hataları da getirdiği ve makām-terkîb anlayışını farklı bir boyuta taşıdığı aşikârdır. 

Bugün geleneğe bağlı kalanlar ile yeni tarzda anlatımı tercih edenler arasında anlaşmazlıklar ortaya çıkabilmektedir. Bunun sebebi; eski sistem ile yeni sistem arasında önemli farkların olması ve bazı ifade tarzlarında anlam kargaşasının meydana gelmesidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus; tercih edilen anlatım tarzının bir sistemin, makāmın veya terkîbin özünü ifade etmede yeterli olup olmadığıdır. 

Hazırladığımız kitap; makām ve terkîb hakkında inceleme ve araştırmaları içermektedir. Ele alınacak her makām ve terkîbin tarihi süreç içerisinde bestelerde nasıl uygulandığını örneklerle gösteren, nazariye kitaplarında nasıl tarif edildiğini alıntılarla özetleyen, yorum ve karşılaştırmalarla farklı bakış açıları sağlamayı gaye edinen bir çalışmadır. 

Kitap, iki nevî olarak 2019 yılında “e-kitap” olarak yayımlanmıştır. Birinci nevîde örnek eserler Arel-Ezgi-Uzdilek sistemine göre, ikinci nevîde ise Rauf Yektā Bey’in önerdiği Sipürde āhenkden fakat farklı tağyir işaretleriyle yazılmıştır. 2023 yılında ise yine farklı işaretlerle Mansūr āhenginde yazılmıştır. 

Meraklılara yararlı olması dileğiyle

Son Güncelleme: 28.02.2024

Makām veya terkîb öğretimindeki anlayış, dönemlere göre farklılık göstermiş, sınıflandırma ve tarifler de bu farklılığın bir neticesi olarak değişime uğramıştır. XVII-XVIII. asırdan itibaren öncesine göre farklı bir nazarî oluşumun içinde bulunan Türk mūsikîsi, XX. asra kadar bu anlayışını sürdürmüştür. Perde ve seyrin ön planda tutulduğu bir ifade tarzına sahip olan nazarî oluşum, XX. asır ile son bulmuş, batıya ait bazı ifade tarzları nazariye diline girmiş, en sonunda Arel-Ezgi-Uzdilek adı verilen ve makāmları diziden ibaret gören, bunun yanında Batı müziğindeki “Do Majör” dizisini ana dizi olarak kabul eden bir akım, eğitim-öğretimde kendini göstermiştir. Bir konunun rahat anlaşılabilmesi için izlenen pek çok yöntem doğru sayılabilir, fakat gelenekten neredeyse tamamen kopuk olan bu yeni zihniyetin bazı artıları olduğu ileri sürülse de yanında büyük hataları da getirdiği ve makām-terkîb anlayışını farklı bir boyuta taşıdığı aşikârdır. 

Bugün geleneğe bağlı kalanlar ile yeni tarzda anlatımı tercih edenler arasında anlaşmazlıklar ortaya çıkabilmektedir. Bunun sebebi; eski sistem ile yeni sistem arasında önemli farkların olması ve bazı ifade tarzlarında anlam kargaşasının meydana gelmesidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus; tercih edilen anlatım tarzının bir sistemin, makāmın veya terkîbin özünü ifade etmede yeterli olup olmadığıdır. 

Hazırladığımız kitap; makām ve terkîb hakkında inceleme ve araştırmaları içermektedir. Ele alınacak her makām ve terkîbin tarihi süreç içerisinde bestelerde nasıl uygulandığını örneklerle gösteren, nazariye kitaplarında nasıl tarif edildiğini alıntılarla özetleyen, yorum ve karşılaştırmalarla farklı bakış açıları sağlamayı gaye edinen bir çalışmadır. 

Kitap, iki nevî olarak 2019 yılında “e-kitap” olarak yayımlanmıştır. Birinci nevîde örnek eserler Arel-Ezgi-Uzdilek sistemine göre, ikinci nevîde ise Rauf Yektā Bey’in önerdiği Sipürde āhenkden fakat farklı tağyir işaretleriyle yazılmıştır. 2023 yılında ise yine farklı işaretlerle Mansūr āhenginde yazılmıştır. 

Meraklılara yararlı olması dileğiyle

Son Güncelleme: 28.02.2024

Makām veya terkîb öğretimindeki anlayış, dönemlere göre farklılık göstermiş, sınıflandırma ve tarifler de bu farklılığın bir neticesi olarak değişime uğramıştır. XVII-XVIII. asırdan itibaren öncesine göre farklı bir nazarî oluşumun içinde bulunan Türk mūsikîsi, XX. asra kadar bu anlayışını sürdürmüştür. Perde ve seyrin ön planda tutulduğu bir ifade tarzına sahip olan nazarî oluşum, XX. asır ile son bulmuş, batıya ait bazı ifade tarzları nazariye diline girmiş, en sonunda Arel-Ezgi-Uzdilek adı verilen ve makāmları diziden ibaret gören, bunun yanında Batı müziğindeki “Do Majör” dizisini ana dizi olarak kabul eden bir akım, eğitim-öğretimde kendini göstermiştir. Bir konunun rahat anlaşılabilmesi için izlenen pek çok yöntem doğru sayılabilir, fakat gelenekten neredeyse tamamen kopuk olan bu yeni zihniyetin bazı artıları olduğu ileri sürülse de yanında büyük hataları da getirdiği ve makām-terkîb anlayışını farklı bir boyuta taşıdığı aşikârdır. 

Bugün geleneğe bağlı kalanlar ile yeni tarzda anlatımı tercih edenler arasında anlaşmazlıklar ortaya çıkabilmektedir. Bunun sebebi; eski sistem ile yeni sistem arasında önemli farkların olması ve bazı ifade tarzlarında anlam kargaşasının meydana gelmesidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus; tercih edilen anlatım tarzının bir sistemin, makāmın veya terkîbin özünü ifade etmede yeterli olup olmadığıdır. 

Hazırladığımız kitap; makām ve terkîb hakkında inceleme ve araştırmaları içermektedir. Ele alınacak her makām ve terkîbin tarihi süreç içerisinde bestelerde nasıl uygulandığını örneklerle gösteren, nazariye kitaplarında nasıl tarif edildiğini alıntılarla özetleyen, yorum ve karşılaştırmalarla farklı bakış açıları sağlamayı gaye edinen bir çalışmadır. 

Kitap, iki nevî olarak 2019 yılında “e-kitap” olarak yayımlanmıştır. Birinci nevîde örnek eserler Arel-Ezgi-Uzdilek sistemine göre, ikinci nevîde ise Rauf Yektā Bey’in önerdiği Sipürde āhenkden fakat farklı tağyir işaretleriyle yazılmıştır. 2023 yılında ise yine farklı işaretlerle Mansūr āhenginde yazılmıştır. 

Meraklılara yararlı olması dileğiyle

Son Güncelleme: 10.05.2023

MGÜ Öğrencilerine %50 indirimlidir. İndirim kodu için talepte bulununuz.

Perde, Türk mūsikîsinde en önemli unsurdur. Perdeler sayesinde nağmeler, nağmeler sayesinde makāmlar ve makāmlar sayesinde terkîbler oluşur. Makām veya terkîb içinde kullanılan perdeler, nağmelerin kuruluşuna göre hassasiyetlik gösterirler. Bu hassasiyetin anlaşılabilmesi için icranın içinde yetişmek gereklidir. Çünkü bazı tam perdelerin dışında perdeler, sabit sesler değildir. Yani sabit bir frekansı vermezler. Özellikle nîm perdeler, nağmeye göre değişiklik göstermektedir. Bu sebeple ecdad, nîm perdelerin meydana geldikleri alanlara ayrı isimler vermişlerdir. İcra sırasında perdenin doğru basılması da kişinin çabasına ve üstadlığına bırakılmıştır.

Daha önce perde çalışmalarıyla ilgili merhum babam Ahmet Hatipoğlu tarafından yazılan “Türk Mūsikîsi Solfej Metodu” adlı kıymetli eser, pek çok sanatçının ve konservatuvar öğrencisinin perde okumasını sağlamıştır. Bu durum hala geçerlidir. Kitap, günümüzde kabul edilen Arel-Ezgi sistemine göre yazılmıştır. Bu sebeple içeriğinde, bu sistemin gerektirdiği nazarî bilgiler verilmiş ve alıştırmalar buna göre yazılmıştır. Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde alınan bir kararla; geleneğe daha yakın bir nazarî anlayışın eğitime uygulanması amacıyla perdeler, Rauf Yektā Bey’in porte üzerinde gösterdiği yerlerden yazılmaya başlanmış ve tağyir işaretleri değiştirilmiştir. Sistemin değişmesi sebebiyle de yeni bir solfej veya perde okuması kitabının yazılması gerekli görülmüştür.

Perde alıştırmalarını içeren kitabımızda “Tam” ve “Nîm” perdeler üzerine çalışmalar yapılacaktır. Perde alıştırmaları, üç āhenk yani Sipürde, Bolāhenk, Mansūr üzerinden ve 10 zamanlıya kadar usullerle yazılmıştır. Tam ve nîm perdelerle ilgili karışık çalışmada Ahmet Hatipoğlu’nun değerli alıştırmalarına da yer verilmiştir.

Ders dönemine yetiştirmek maksadıyla hızlıca yazılmış kitap, e-kitap olarak yayınlanacağı için alıştırmalar ve bilgiler sürekli olarak güncel tutulacaktır. Bu sebeple yapılan hataların hoş görülmesini rica ederim.


Son Güncelleme: 16.04.2024

Mevlevî Āyînleri, mūsikîşinaslarca Türk mūsikî sanatının zirveleri arasında adeta birer başyapıt olarak kabul edilir. Büyük ālîm Rauf Yektā Bey, bu eserleri mūsikîmizin sanat hazinesi olarak tanımlar. Fakat ne yazık ki gerekli çalışmaların azlığı sebebiyle, Āyînler lâyıkıyla ele alınıp derinlemesine incelenmiş değildir. Bu bakımdan, iyi mūsikî terbiyesi ve bilgisi almış büyük üstadlar tarafından zenginleştirilerek zirveye ulaşmış olan bu mūsikî, diğer sanatlı eserlerimiz gibi ilmî çalışmaları beklemektedir. Bu ihtiyaca katkıda bulunmak amacıyla biz de Türk mūsikîsinin olağan üstü makām zenginliğinin temsilcilerinden biri olarak gördüğümüz Mevlevîhāneler döneminde bestelendiği tesbît edilmiş 46 Mevlevî Āyîni’nin üzerinde çalışarak, makām/terkîb ve geçkileri tesbît ve tahlîl etmek istedik.

2010 yılında doktora tezi olarak sunulan bu çalışma, üzerinde yapılan bazı düzeltmelerle ve eklenen yeni fikirlerle kitap haline getirildi. İlk baskısı Konya İl Kültür Müdürlüğü, ikinci baskısı ise Ankara Yayın Evi tarafından basıldı. Şimdi yeni düzeltmelerle üçüncü baskıyı “e-kitap” olarak sizlere sunuyoruz.

Kâzım Uz’a ait “Mûsikî Nazariyâtı” risâlesi hakkında; Tıpkıbasım, Çeviri Yazı, Günümüz Türkçesi ve Değerlendirme içerir.